Gazoz Olma!

     

                                  

                                   Sırtımın;                yarısından     aşağısını hissetmediğim için hemen yattığım yerden parmaklara yükleneyim dedim. Peki ben hangi sebeple kısmi felç geçiriyorum ? İnsanlar merak ediyormuş gibi soru sorup cevaplıyorum. Saf ya. Bugün Bro'yla hunharca yürüdük. Ama nasıl bir yürümek yarınlar yokmuş gibi yürüyoruz, yer yer taze insan eti görmüş zombi gibi koşuyoruz. Tam olarak ifade etmem gerekirse ki (öyle bi zorunluluğum yok) ama kafalarda soru işareti kalmasın. Çapa'dan başlayıp Sultanahmet'e varan uzun ince bir yol düşünün. Sadece giderken yürümedik sürünerek de döndük tabi.Geçen hafta ani bir kararla veteriner değişikliği yapmıştım. Ani kararlara bayılıyorum hiç üzmüyorlar beni. Aşılar bitmeden sokağa çıkamayan Bro'yu çantama atıp veterinere götürüyordum ama bir ay içinde o kadar hızlı büyüdü ki bi baktım çantaya artık sadece ayakları sığıyor. Ben de düzenli olarak gittiğimiz veterineri; hem ilgisiz bulduğum için hem de ulaşım probleminden dolayı hayatımızdan çıkardım. Ne kadar muhteşem bir karar olduğunu bilmeden yaptım, canım kendim. Hemen evin yakınındaki yeni mekanımıza gittik. Doktoru kapıda güneşlenirken yakaladık. Gelsin kahveler gitsin tatlılar derken doğru yere geldiğimi o an anladım. Hizmette sınır tanımayan, samimi işletmeleri aşırı seviyorum. Bir de yakışıklı doktor varsa bayılırım. Yeni doktorcukumuz aşı defterinde eski doktorun yazmış olduğu aşıların hepsini sildi. Eskisi adı lazım diil allah ne verdiyse bütün aşıları yüklemiş Korona 1,2,5,7 diye gidiyo, biz de 'aşılar bitecek mi doktor beeey dışarı çıkabilecek miyiz ağğbi' diye bekliyoruz evde kemirilmedik köşebaşı kalmadı sıkıntıdan.
Neyse ki bu zor günleri atlattık ve sokaklara çıkın iznini aldık.

 SOKAKTA HAYAT VAR



 Allah sizi inandırsın sokakta hayat var diye 15 kilometre yürüdük, adım sayan uygulamaya baktım. 'İtalya'dayken bütün gün yürüyordum ben ya burda da yürürüm' diye yola çıktım ama saçma sapan bi kıyaslama yaptığımı Aksaray meydanda fark ettim. İtalya'da yaşarken her gün yeni bir yer keşfetme heyecanıyla o dar sokaklardan her bir yeni sokağa çıkmak, kaybolup fotoğraf çekmek, ayak üstü dilim pizza yemek, take away kahve içip hız kesmeden geziye devam etmek fotoğraf çekmek ve devamlı yürümek; bunlar muhteşem detaylardı. Gelgelim Aksaray'a😏. E tranvaya binemiyoruz malum, güzel havada takside ne işimiz var zaten yürüyüşe çıkmışız, Çapa'dan Sultanahmat'e gitmek için mecburen Aksaray'dan geçtik. Kalabalık, kaos, pislik Aksaray'da olanlar Aksaray'da kalsın gerçekten. Brocuğum ilk sosyalizasyon gününde biraz şok yaşadı. Ama varış noktamız Bro için Disneyland gibiydi:)




 BRO KONUŞSAYDI;

Evden çıktığımızda yine aşıya gidiyoruz sandığım için  pek keyfim yoktu.Çünkü kucaklanıp apar topar çıkarıldım. Hayır daha öncesinden bilgim olsa kendimi hazırlarım. Benim de gün içinde yapılacaklar listem var. ( Uyanış, yemek, oyun, ortalık dağıtma, tekrar oyun, patileme...vs) Ama  bu evde her şey plansız. Serge plan sevmiyor akışına bırakmış bir kere. Ben de onun plansız heyecan dolu olmasını seviyorum işte evde yuvarlanırken bi bakmışşsın hoop kucak ve sokaklar. Sokaklarla ilk buluşmam böyle oldu. Kendimi birden yerde buldum. Bu inanılmaz değişik bi his. Günlerdir evdeyim biliyosunuz. Sadece ve sadece dışarıdan duyduğum  sesler ; kapıya gelen kuryecilerle merdivenleri silen ablayı görmüşlüğüm var. Size üç gün evde durmak zorundasınız tabiyki internet de yok desem net delirirsiniz. Önce tasmasız bir iki gezdik. Okul yeni dağılmıştı çocuklarla koşturdum. Serge iki ileri bir geri gitmek zorunda kaldı, çok koşturdu peşimde çook. Küçük bir kız bebeği sevmek istedim heyecandan düzensiz hareketler yapmış olmalıyım ki Serge beni aldığında kızın ağladığını duydum.Ama bişey yapmadım yapmam da zaten. Sonunda aranan boyunluk 3. dükkanda bulundu. Biraz boğazımı sıkıyo gibi ama herkeste bu sistem var gördüğüm kadarıyla olayımız bu galiba. Hemen alıştım.








   Çeşit çeşit insanla tanıştım. İlk günden pek çok arkadaşım oldu. Önce gazoz içmek için biryere oturduk sonra o uzun bitmek bilmeyen yürüyüş başladı. Beni çok sevdiği taa 617626 km öteden belli olan insanlar da oldu, beni görünce çığlık atıp yolunu değiştiren de. Serge aşırı güldü korkanlara, çığlık atıp panikleyen kız korkup yandaki arabaya çarptı kaçarken. Güzeldi. Sanırım yürüme işini zirvede bıraktık. Serge'yi tanıyosam yarın dışarı çıkmak istemeyecek. Çok seviyorum bu kızı. Bu arada  yaklaşık dokuz  saat çişimi yapmadım, direndim. Dışarıya yapacak değildim heralde? Daha bilmediğim çok şey var ama keyfim yerinde.Teşekkürler hayat beni hep patili yaşatıyorsun.

 P.S Çok fazla fotoğraf çekmese iyi kız aslında .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köpeğim konuşuyor:)

Al bunu da al al al...

Yap yap bunu da yap!