Hostel's Heaven!


                                                                            Amsterdam 
                                         Ecomama



   Sizi İnstagram cennetiyle tanıştırayım. Her yanından, kenarından köşesinden tasarım çıkan bir hostel. Burada yerleşik hayata geçmeyi düşünmüştüm ama paylaşımlı odaları bile aşırı pahalı. 



Nasıl bir insan Amsterdam'a gidip sabah erkenden kalkıp günlerini bit pazarında geçirir? Ne düşünüyordum nasıl bir kafayı yemişlik bilmiyorum ama pişmanım. Yapıp da pişman olduğum bir şey henüz yok ama yapmadıklarımda aklım kalır hep. O yüzden bol bol hata falan yapın bence.




Arada pazardan başımı kaldırıp o ünlü Red Lights caddesine gidip dolaştım. Burada kendimi sevip kendime  bir öpücük konduruyorum. Hatta bir de interaktif bir tiyatro izlemişliğim var. Tiyatronun sahne geçişlerinde arka koltuklarda Türk seslerini duyup kalabalık bir kız grubu gördüm. Gün sonunda hostele geldiğimde yorgunluktan bitik durumdaydım. Dört kişilik odama girdim, odada hiçkimse yoktu ama etrafta kızların eşyaları vardı. Çoktaan hazırlanıp gece için dışarı çıkmışlar. Ben de yatış hazırlıkları yaparken masanın üzerinde tiyatrodan çıkışta dağıtılan şekerlerden gördüm. Benimkini çoktan yemiştim. O zaman bu şeker ? Sanırım oda arkadaşlarım gündüz gördüğüm Türk kızlarıydı. 


Aslında hiç yabani bir tip değilimdir. Hatta yeni insan tanımayı çok severim. Bana ne kadar ters gelirse gelsin ortak bi özellik bulup karşımdakiyle güzel zaman geçirebilirim ama o gün havamda değildim ya da eğlenmek istedim galiba . Olaylar şöyle gelişti...




Kızlar sabaha karşı odaya geldiler. Nasıl geldiklerini tahmin edebilirsiniz. Ben de uykum bölününce tekrar uyumakta zorluk çeken bi tipim. Kızlara yataktan fırlayıp İtalyanca bağırmaya başladım. Tabiyki sallıyorum ama İtalyan rolüne girdim bir kere. Ertesi gün kendimi Sicilya'lı bir İtalyan olarak tanıtıp kızların, yanımda benim anlamadığımı düşünerek konuştukları her şeyi dinledim:) Çok fazla eğlendim bir nevi görünmezlik gibi bir şey bu. Tabi benim hakkımda da bol bol konuştular hiç çaktırmadım . Geceden çok fazla bağırmış olmalıyım ki gündüz hazırlanırken bir tanesi müzik açmak isteyince diğer kız benim yine kızabileceğimi söyledi. Ben de hemen akabinde müzik açtım.'' Aaa biz de şimdi müzik açacaktık'' falan diyorlar kıyamam ya:) Dışarı çıkmak için hazırlandığımız zamanlarda ; benim de onlar gibi saatlerce hazırlandığımdan konuştular. Dedikodu yapsalardı hemen Türkçe cevap verip beyinlerde şok etkisi yaratacaktım ama hiç bozmadım. Giderken de gerçeği açıklamadım belki kızarlar diye:) Bunu okursanız beni bulun kızlar🙋

 
Prag, Sir Toby's


Buraya varışım bir gece yarısı oldu. Bla Bla Car'la Viyana'dan kendimi hostele attığımda hastalıktan sürünüyordum. Boğazım ağrıyınca hemen antibiyotik içip sürünme evresini geçtiğim için bu gibi durumlara hiç alışık değilim. Yana yana antibiyotik aradığım o acı dolu günlerde hiç kimse gözümün yaşına bakmadı. '' Neyin var ölüyor musun da antibiyotik istiyorsun'' dediler. Ölmeden de ne ilaç veriyolar ne ambulans çağırıyolar hayır ölelim mi yağğni? Vicdansızlar. Neyse ki kin tutamıyorum Avrupai genlerim buna izin vermez.

Sıcacık bir banyonun, rahat bir yatağın hayallerini kurarken son bir güçle merdivenleri çıkıp odama geldim. Kapıyı açmadan karşılaşacağım manzarayı görmeyi hiç beklemiyordum. Ucuzluğun ve rahatlığın adresini kovalarken on iki kişilik odadan yer ayırtan evet benim ama oda boş olur diye düşünmüştüm.



Ben hayatımda böyle bir kaos böyle bir yatış planı görmedim. Askere gidenler bilirler, çünkü koğuş sistemi vardı odada. Üç katlı ranzalarla dolu bir oda, sadece bir tane boş yatak kalmış, o da ranzanın üçüncü katında. Çık çıkabilirsen. Aşağıda bir şey unutsan, hayır inemiyorsun. Uyurken düşüp sakat kalma ihtimalin de var. Yatak başlarında isimler yazıyor. Zaten hastayım iyileşmeye çalışıyorum bitkisel yollarla ;  bu odada kalan hasta olmasa bile hasta çıkar. 

En sonunda bütün malzemelerimi toplayıp yatağa girdim. Uyuyamadığım için maillerime bakarken ani bir gelişmeyle odadan çıkış ışığını buldum. Aslında burada kalmama hiç gerek yokmuş. Fazladan para ödediğimi ranzadan düşme tehlikesi içinde keşfettim. Gelmeden önce vizede göstermek için öylesine yaptığım rezervasyonun aslında parasını ödemişim yani kral dairesinde kalabiliyorum aslında. İnsan bazen en dibi görmeden aydınlanamıyor demek ki.





Ertesi gün çatı katında tek kişilik çok güzel bir odaya geçiş yaptım.Bu arada iyileştim de. Böyle bir yükseliş yok.Ardımda kalan on bir kişi için çok üzgünüm.Survivor'a devam kızlar.






Bu arada hostel bayağı bir güzel ama diğerleriyle karşılaştırırsam biraz daha pahalı.Açık büfe kahvaltı var hemen alt katta beş euro gibi bir şeydi. Açık büfeden kastım peynir, reçel ve türevleri, kıtır ekmekler. Börek, bazlama gibi bir beklenti oluşmasın bünyelerde.Prag zaten öyle çok büyük bir yer değil her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Hostelden çıkar çıkmaz başlayın yürümeye sokaklar sizin.



      Barceleno
                     Tailor's Hostel 


Barcelona'ya aşık olmamda buranın etkisi net yüzde elli. Kalan yüzde ellinin içinde; yemekleri, yakışıklıları , mimarisi Gaudi'si var ki zaten daha ne beklerim hayattan. Gerçekten, çok ucuza aldığım bir şeyin beklenenden daha kullanışlı çıkması beni duygulandırıyor. Gecesine dokuz euro gibi komik bir rakam ödeyip inanılmaz güzel anılarla ayrıldım senden Tailor. Kalırken '' Nasıl bu kadar ucuz ya?'' dedim ama sesimi çıkartmadan kalmaya devam ettim. Ortak paylaşım alanında diğer gezginlerle Sangria'larımızı yudumlarken aldığım bilgilere göre ; burası uzun yıllardır terzi olarak kullanılan sevimli bir dükkandan hostele çevrilmiş bundandır ki içeride sizi terzi prova mankeni karşılıyor, duvarlarda eski yılların kıyafetleri çerçevelerde size bakıyor hatta odanızın dolabından bulduklarınızla kostüm partisi bile yapabilirsiniz:)



Konumu da çok rahat bir yerde. La Rambla'ya ( İstiklal Caddesi'ne tekabül ediyor) yürüyerek beş on dakikada gidilebiliyor. Zaten hosteldekiler haritayla size anlatacaktır, yok eğer  anlamazsanız çiziyorlar yine anlamazsanız oraya giden birisiyle gidersiniz ya da gitmeyin artık anlamıyorsanız. Hostelworld'de puanı 9.4 ama şu an sanki gidecekmiş gibi herhangi bir tarih yazıp fiyat araştırmasına giren deli gönlüm hüsrana uğradı. İlk iki aramamda yer yoktu son denememde de gördüm ki benim ödediğim komik rakamlar artık o kadar komik değil:) Ben sevdikten sonra henüz değişmeyen bir şey görmedim zaten. Olsun çok seviyorum yine de burayı.




Bknz. çalışanlar da akşam partiliyor. Ben bir  hafta kaldım her akşam müzik vardı. Nöbetçi gitar çalan birisi  muhakkak oluyor.






Burası benim kaldığım oda. Büyük büyük teyzem Madam Songül'ü görüyorsunuz.






Burası da yine ortak paylaşımlı mutfak. Cuma geceleri bol tapas ve Sangrialı free partiler yapılıyor.

Cağğnım şapkam.



Ütü yapmamak için kırışmayacak kıyafetler alıyorum ama burada yapabilirim.



Tekrar geleceğim Barcelona!


Budapeşt, Baroque Hostel


Budapeşte'ye gitmeden günlerce hostel araştırması yaptım. İki haftalık Prag, Viyana, Budapeşte gezimin ilk haftasında Baroque Hostel'de; ikinci haftasında yine buraya ait hemen yanındaki binada kaldım. Burada bazen iyi bazen kötü bazen de gereksiz anılarım birikti; Hostel gayet güzel, sorun bende! Anlatıyorum...



Bu dolaptan temiz çarşaf, havlu alabiliyorsunuz. Havlu başına bir euro.

Yine ortak kullanımlı bir mutfak var  hatta iki. İki mutfak olduğu gibi iki salonda var bir tanesi hemen girişte karşılama salonu gibi. Salondan mutfağa geçilebiliyor. Bir diğer geçiş de aynalı gizli kapıdan. Aynalı kapıdan geçtiğinizde sizi eski Budapeşte karşılıyor. Üç oda var 60'S, 70'S, 80'S temalı. Pijamanız bile döneme göre hazırlanmış sizi bekliyor. Şaka şaka böyle bir hostel yok şu an ben uydurdum. Oradan geçerken böyle şeyler kurmuştum. Eskiye döndürmese de aynalı kapı güzel şeylere açılıyor benden söylemesi.


Yazın gidilirse kapı önündeki sevimli bahçe değerlendirebilir tabi Budapeşte kafelerinden sıra gelirse. Bana gelmedi. Konumu çok şahane diyemiycem ama sık sık  kırmızı otobüsler geçiyor 40 numarayla istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Hemen yanınızda market var. Market bulmak bazen çok zor olabiliyor o yüzden muhteşem bir detay.


Burada da neredeyse bedavaya kaldığım için tahmin edersiniz ki buraya da bayıldım. Hem de kendimi evde gibi rahat hissettim. Rahatlık benim için çok önemli oluyor bu gezilerde. Yani nasılsa gün boyu deli gibi gezip yoruluyorum her yerde uyurumdan ziyade ertesi güne rahat hazırlanacağım bir yerde uyumak istiyorum. Bunu yaparken de çok para harcamıyorsam burası listeme ekleniyor.

Şöyle bir not düşmek istiyorum: ÖNEMLİ BURASI; 
Burada kalırken başınıza bir şey gelirse ki geldiğini düşünelim, ölmediğiniz sürece ambulans gelmiyor. Taksinin geliş de bir saat falan. O arada size ne olur bilemem. Hosteldekiler çok ilgililer o konuda içiniz rahat olabilir. Çok geçmiş olsun şimdiden:) 

         
            Barcelona
         Teatro Hostel

                         
 Her küçük detayda tiyatroyla ilgili bir şey gözünüze çarpacak. Tuvalette bile zaman geçirebiliyorsunuz. Kulis ışıklarının altında kahve içerken tüm günün yorgunluğunu atabilir geceye hazırlanabilirsiniz.








Aslında farklı şehirlerden, ülkelerden hosteller anlatayım diye kendime not düşmüştüm ama burası da o kadar ben ki yazıcam da yazıcam. Nasılsa sayfalar benim.

Sanatın ve sanatçının yanında olanlar! Çok yoruldum uyumalıyım artık niyetiyle gidip kendimi tiyatro sahnesinin büyüsüne kaptırıp uykusuz kalmışlığım var. Çünkü burası hostelden ziyade büyülenebileceğiniz bir hayal dünyası.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir takım festivaller.

Al bunu da al al al...

Yap yap bunu da yap!